27 Ekim 2010 Çarşamba

2004-2010'a Hagi

2004'ten 2010'a Hagi!

Sabah yazarı Levent Tüzemen kaleme aldı.
Teknik direktörün görevi, çalıştırdığı takıma sadece antrenman yaptırmak, taktik vermek ve kondisyon yüklemek değildir. Teknik adamın öncelikli görevi "Kriz nasıl yönetilir?" kavramını bilmektir. Kaliteli ve akıllı bir teknik adam takım içinde bütünlüğü sağlar. Farklı karakterlerdeki oyuncuları ekip ruhunun altında toplar. Yaşanacak sorunları aile içinde çözer. Futbolcusunu kamuoyunun önüne atmaz; medyaya da malzeme olmaz.
Dünyada futbol artık teknik adamların üzerine kuruluyor. Arsene Wenger, Mourinho, Benitez, Alex Ferguson, Ancelotti gibi teknik adamlar yıldız oyuncular kadar medyada yer bulup ilgi görüyor. Bu hocalar, ayrı dilleri konuşan, farklı karakterlerdeki, aralarında jenerasyon farkı bulunan futbolcu grubunu yönetme becerisini gösteriyor. Yıldızlarla geçinmesini biliyorlar. Krizlerin nedeni değil, çözümü oluyorlar. Değişemeyen, kendini yenilemeyen, insan diyaloglarından uzak kalan hocalar da kaybolup gidiyor.

* * *

Gheorghe Hagi, 2004'te Florya'ya hoca olarak adım attığında "G.Saray'a kavuşmak sanki bir kızın peşinde koşmak gibiydi. Bunu sonunda başardım" demişti. 1.5 yıllık süreç içerisinde Hagi bir teknik adam olarak yukarıda belirttiğim kriterlere hiç uymadı. Neden?

Çünkü 39 yaşındaydı; içindeki futbolcu kimliği daha ölmemişti. Futbolcularına öğretmenlik yapacağına takım içindeki isimlerle (ki bazıları da eski takım arkadaşlarıydı) hep kendisini kıyaslamaya çalıştı. Zor, inatçı, dik kafalıydı. Çünkü Romanya'da top oynadığı dönemdeki rejim içinde hiç emir almamış, hep emreden kişi olmuştu. Bu karakteri ile teknik direktörlük yapmaya çalıştıkça krizlerin baş mimarı oldu. Yönetimle sık sık başı derde girdi. Antalya'daki hazırlık kampında sakatlanan Arif'in yerine çift kalede görev aldıktan sonra sahada yaptıkları, gol sevinçleri futbolcu kimliğinin hala ön planda olduğunu gösteriyordu. Kaybedilen bir maçtan sonra yaptığı şu yorum da içindeki futbolcunun dışarıya yansımasıydı: "Saha kenarında maçı çevirmek zor. Eskiden ben saha içindeydim. Bir frikik atıyordum ve iş bitiyordu. O zaman sahada canını dişine takan, kazanma hırsıyla yanıp tutuşan bir Hagi vardı."

* * *

Ama en önemli olayı da transferde yönetimle girdiği çekişmeydi. Transferleri Becali-Popescu ikilisi üzerinden yapma arzusuna yönetim set çekti. Hatta Hagi'yi Galatasaray'a teknik adam olarak getiren Ergun Gürsoy'un "Biz artık iki Rumen menajerden tranfser yapmayacağız" sözleri üzerine onunla tartışmış, Gürsoy istifa noktasına gelmiş, krizi rahmetli Özhan Canaydın çözmüştü. AEK'nın 80. kuruluş yıldönümü nedeniyle Atina'da oynanan özel maç öncesi Ergun Gürsoy, VIP Salonu duvarında Rivaldo'nun fotoğrafını Canaydın'a gösterince rahmetli başkan "İçim yanıyor. Beni sinirlendirme" demişti. Olay neydi? Olympiakos'u başarıdan başarıya koşturan Rivaldo'yu Canaydın almak istemiş, futbolculuk ruhunu içinden atamayan Hagi, "İstemem. Ona vereceğiniz paraya ben oyuncu- teknik direktör olarak görev yaparım" demişti.

* * *

Hagi, 5 Şubat 1965 doğumlu. Yani 45 yaşında; Artık yaşça futbolcu ruhunu içinde yaşatma şansı yok. Yarı para da verseler, tam para da verseler çıkıp Galatasaray'da oynayabilecek fizik güce sahip değil. Hagi'nin kazanma ruhundan, mücadele azminden, çalışkanlığından en ufak şüphem yok. Çalışmadığı dönemde iç hesaplaşmasını iyice yaptığını düşünüyorum. İlk teknik adamlık dönemi sonrası bazı kötü huylarından arındığına inanıyorum. "Evim" dediği Galatasaray'ın futbolculuğunda olduğu gibi teknik direktörlükte de Hagi'ye başarı merdiveni olacağını umuyorum. Bu yolda da en büyük yardımcısı Tugay Kerimoğlu olacaktır. Çünkü Tugay ve Hagi birlikte oynarken Galatasaray'da kafa yapıları en çok uyuşan iki candan arkadaştı. Hatta Hagi, Tugay Glasgow'a gitmeden önce SABAH Spor Servisi'ni ziyaretinde şu yorumu yapmıştı: "Müthiş bir futbolcu. Oyun zekası süper. Avrupa'ya da gitse uzun yıllar oynar." Hagi, sanki geleceği görmüştü. Tugay, Galatasaray çağırdığında hiçbir kompleks göstermeden altyapıda göreve başladı. Tugay Kerimoğlu kariyerindeki birçok futbolcu bu görev önerildiğinde burun kıvırır. Hagi, Tugay'ın kıymetini bilmeli, yeri geldiğinde aklına güvenmeli.

Mezarlıktan geri dönen ve gömülmeyi reddeden tek şey karaktermiş. Hagi'nin zaman içerisinde öfkeleri, inatları, sürtüşmeleri olacaktır. Tugay, böyle anlarda Hagi'yi durdurmasa da yavaşlatan faktör olmalıdır. Hagi de, yöneltilen sorular hoşuna gitmese de frene basmalı, ani tepki koymamalıdır.

Ben Hagi'nin futbol bilgisine, taktik zekasına, çalışkanlığına ve hırsına inanıyor ve güveniyorum. Galatasaray'ın ikinci kez Hagi'ye kucak açması Karpatlar'ın Maradonası için büyük bir nimettir. Ya tekrar "I love you Hagi" olarak zirve yapar ya da akademisine eğitmen olarak geri döner.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder